10 Kasım 2009 Salı

YENİ KİTABIMIZ ÇIKTI

Ege Denizi ve Ayvalık; eski uygarlıkların yoğunluk kazandığı bu bereketli kıyılar, temiz havası, bol ve çeşitli balıkları, kendisine özgü bitki örtüsüyle günümüz insanı için cazip bir yaşam alanı... Erkan Acurol, Ege ve Ayvalık yöresinin sağlıklı otlarıyla süt ürünlerinin, meyve ve sebzelerinin doğallığını kaybetmeden nasıl hazırlanıp korunacağını, evde yapılacak kış hazırlıklarını, kolay uygulanabilir yöntemlerle sunuyor.

12 Ekim 2009 Pazartesi

YENİ KİTABIMIZ ÇIKTI


Ayvalık… Asırlardır yeme içme ve eğlence kültürümüzde önemli yeri olan, rakının hayat bulduğu, yeşerdiği yerdir. Bu kitapta sunulan tariflerle Ege ve Ayvalık mutfağına doğru kısa bir yolculuğa çıkacak, kadehinizdeki rakıya seçkin eşlikçiler bulacaksınız.

Karides Çorbası, Balık Paçası, Fenerbalığı Çorbası, Taratorlu Deniz Börülcesi, Kızarmış Peynirli Közlenmiş Kırmızıbiber ve Patlıcan, Midye Salatası, Balık Pastırması, Uskumru ve Palamut Turşusu, Yağda Kızarmış Kabak ve Tarator Sos, Enginar Ezmesi, Deniz Kestanesi, Kalamar Yumurtası Kavurması, Tereyağında Konyak Soslu Deniz Ürünleri Kavurması, Fenerbalığı Kavurması, Muska Böreği, Kalamar Kokoreç, Papalina, Sütlü Balık, Lipsos Buğulama (Adabeyi), Sahanaki, Trança Şiş, Fırında Kefal Kebabı, Kalamar Pilaki, Midyeli Barbunya Pilaki, Kabak Çiçeği Dolması, Midyeli Lahana Sarması, Kalamar Dolması, Fıstıklı Parfe, Kremalı Kürek Helvası, Bademli İrmik Helvası… ve daha pek çokları…

Yaşamlarının önemli bir bölümünü Ayvalık'ta geçiren Erkan Acurol ve Arzu Acurol çifti, on beş yılı aşkın süreyle Ege ve Ayvalık mutfağını incelediler. Yarım asırlık bir gurme olan Erkan Acurol leziz ve özgün tarifleriyle yurtiçi ve yurtdışında yirmi iki ödül kazandı. TV, gazete ve yemek dergilerinde sağlıklı beslenme konusundaki bilgilerini izleyicileriyle/okurlarıyla paylaştı

11 Temmuz 2009 Cumartesi

Erkan Acurol'un Son Yazısı


BU SİTEDEN EV ALMAYIN....
ERKAN ACUROL ÖLDÜRÜLMEDEN 2 GÜN ÖNCE KANAL D HABERE GÖNDERDİĞİ SON YAZISIDIR
SİTEDE ELEKTİRİKLER KESİK OLDUĞUNDAN JENERATÖRÜN SAĞLADIĞI ELEKTRİK İLE YAZILMIŞTIR.

Özelleştirme ve bir müteahitlik garabeti
Ben, Artur yolu karaağaç gömeç mevkiinde Manolya tatil köyünde oturan bir sakinim.
Gelin görün kü aylardır karanlıkta kaderine terkedilmiş şekilde yaşam mücadelesi vermekteyim.Sitenin elektiriği kesik müteahit kullandığı elektrik ücretini ödemediğinden.
(Oysa ki burası birinci derecede turizm alanı). Borçtan siz sorumlu tutulursunuz Yollar karanlık ışık hak getire köpekler den yolda yürümek mümkün olmadığı gibi araçla bile geçerken saldırıya uğrarsınız. Burası ünlü artur mıntıkasıdır.
Bu Ülkede en kolay yapılan iş müteahitlik .kontrolu ve takibi mümkün değil.
Bir liralık bir şeyi yüz liraya gayet kolay satabilirler.İnsanlar yeterli donanımlı değil.
Müteahidin vergi karnesinde çay ocağı işleticisi ortağınınkinde ise hurdacı yazsada onlar inşaat yapar kaydı kuydu yoktur vergi vermez .Maliyeye bildirsen aylarca tahkik eder sonuç
Müteahidin lehine biter.Sende boşuna uğraşır kötü kişi kaldığınla kalırsın.
Yasalar bu türde insanları koruması altına almış.Nereye baş vursanız sonuç nafile
Hal böyle iken, geçen yıl haziranda çıkan yasa Belediye hizmeti verilen konutlara
Elektirik bağlanır dese bile kim bağlayacak tedaş görevlisi tüm mesaisini Akp belediye binası ile camii arasında geçirir. Ara ki yerinde bulasın. Bulduğunda bana mı sordun aldın cevabını suratınıza yapıştırır. Siz hastaymışınız,ilaçlarınız buzdolabında saklanırmış kimin umurunda Müteahit kendine ait beş yıllık elektrik borcunu ödemez. Trafoyu size koz olarak kullanır. Sizi adeta soyar.Soran yok Evinizin.iskanı alınmadığından suyun tonunu 8 (sekiz) tl alırsınız. Müteahidin ödemediği suyun ücretinide siz dolaylı olarak ödersiniz. Belde Ayvalığa 10 klm mesafede Kayahanın ünlü sevgi köyüne 500m mesafededir. Hiçbir özelliği olmayan tamamen eksik ve metruk sitenin internetteki müteahit tarafından verilen tanıtım ilanını size sunuyorum. Ayrıca gerçekleri gösteren şu andaki mevcut durumunun fotoğrafları ekte. Lütfen bu sahil hurdalığına artık son verilsin.
İnşaat işi ile uzak ve yakından alakası olamayan kişilerin faaliyetleri kontrol edilsin.
Büyük şehirlerin yaşam zorluğundan kaçanlarında insan olduğu kabul edilip,insanca yaşam hakkı tanınsın. Saygılarımla

E.Erkan Acurol
Artur yolu manolya tatil sitesi karaağaç


SÖZDE MÜTEAHİTİN İNTERNETTE İNSANLARI KANDIRMAK İÇİN KULLANDIĞI İLANDIR


Açıklamalar:SAKINLIGI VE OKSIJEN CENNETI ARAYANLARA AYVALIK 15 EDREMIT 9 KM km GOMEC Karaagac mevki DOGA ICINDE SATILIK SIFIR DUBLEX YAZLIKLAR Etrafi zeytin bahceleri ile kapli bir alana kurulmus kucuk ve sirin bir site icerisindedir. Toplam kullanim alani 80 m2 olan bu yazliklar Kat itifaki tapuludur. Site bekcilidir ve yaz ve kis oturanlari vardir. Cevre duzenlemeli ve yari olympic havuzludur. Yapiminda birinci sinif malzemeler kullanilmistir. Banka tarafindan %80 oraninda konut kredisine uygun gorulmusdur.Denize olan mesafesi 600 metredir. Ilgilenenler genis bilgi icin asagidaki nr.dan arblr. Alaatdin Karaduman

VAHŞETİN PENÇESİNDE

Ruhat Mengi nin 19.06.2009 tarihli bu konudaki yazısı:


Vahşetin pençesinde!Türkiye’nin en iyi gurmelerinden biri olan ve çok sayıda yemek kitabı bulunan Ayvalıklı Erkan Acurol dört gün önce birkaç kişi tarafından dövülerek öldürüldü.Neşeli, çalışkan, hayatı ve insanları seven bu iyi insanı Vatan gazetesine duyduğu sevgi nedeniyle bizleri ziyarete geldiğinde tanımıştım. Salı sabahı uyandığımda onun ölümünü duyarak girdiğim şoku da hâlâ atlatabilmiş değilim.Olanları duyunca hak vereceksiniz; Ayvalık’ta oturduğu sitenin yöneticisi olan Erkan Acurol “sitenin trafosunu kendi üstünde kayıtlı tutan ve Tedaş’a geçmesine izin vermeyen, toplanan elektrik paralarına da el koyduğu için sitenin karanlıkta kalmasına neden olan” müteahhitle tartışırken bu müteahhit, eşi ve adamları tarafından sopalarla eşinin gözü önünde dövülerek öldürülmüş. (Gazetelerde “iki tarafın da sopalı olduğu” yazıldı ki gerçek bu değil.)Cinayet açıkça ortada olduğu halde (ve Acurol’un ailesi durup dururken bir yıkım yaşarken), müteahhit elbette tüm vahşi olaylarda olduğu gibi “tutuksuz yargılanmak üzere” serbest bırakılmış, eşi ve diğer suçlular ise zaten serbest.İnanabiliyor musunuz? Artık Türkiye’de cinayet serbest. Cezası yok. Kanun, nizam yok, kim vurduya gidiyor insanlar.Çocuk tecavüzcüleri, genç kız katilleri, trafikte cinayet işleyenler, dev yolsuzluklara imza atanlar, hepsi ama hepsi serbest... Öte yanda (dünkü haber) “gasp yapan birine 60 yıl hapis cezası” verilmiş. Milletle alay ediyor bunlar...Bu ülkenin Emniyeti, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı ilgili her kim ise bize anlatmak zorundalar, bu nasıl adalettir, ülke bu hale nasıl getirilebilir?Böyle giderse cezaları uygulamayan hakimlerin, görevini yapmayan bakanların da acilen cezalandırılmasını sağlayacak yeni bir kanun gerekecek Türkiye’ye!

19 Mart 2009 Perşembe

FAVA

Değişik bir tatta farklı bir lezzet. Özellikle kışın yapılır.Rakı mezesidir.Yazdan toplanıp difrizde bekletilen iç bakla dan yapılmasını öneririm.Marketlerde satılan kurutulmuş iç bakla ile pek kıvam tutturamassınızAyrıca geç pişer.Kalkan tava beraberinde müthiş bir uyum sergiler.Ayrıca tek başına tüketilir.Bakla yetiştirilen her yerde toplayıp yaparsınız. Bana sorduğunuzda ben CUNDA baklasının üzerine tanımam.Özelliği Kuru tarım ürünü oluşudur. İnsanlar gezdikçe yediği lezzetleri mukayese etme ortamı buluyor.Bundan ötürüde Cunda diye ısrar ederim.Hiç bir surette sıvı akışkan olmaz.Peynir dilimi gibi sert ve muntazam olur.Dere otu olmasa olmazıdır.İçinde bakla pütürlü olmamalıdır. Aynı püre kıvamında olmalı.

Malzemeler :

· 1kilo iç bakla
· adet kuru soğan
· 1 çay bardağı zeytinyağı
· 1 demet dereotu
· 1 limon
· 2 adet kesme şeker
· 1 tatlı kaşığı tuz


Hazırlanışı :

Baklanın iç ve dış kabukları soyulur. (İç kabukları rahat soymak için baş kısmında bulunan siyah kısım kesilirse daha rahat soyulur.) Ayıklandıktan sonra 350 gram iç bakla elde edilir. Tencerenin içine zeytinyağı ve soğan konularak kavrulur. Baklalar, limon suyu, şeker ve tuz eklenir.Üzerine 1 çay bardağı sıcak su ilave edilip baklalar yumuşayana püre haline gelene kadar çok kısık ateşte pişirilir.Dereotu ayıklanır ve yıkanıp süzülür. Tencerenin içersine dereotunun yarısı ilave edilir. Tencerede pişen bakla blenderden geçirilerek pürüzsüz olması sağlanır. Şekil verilecek bir kaba ( silikon kek kalıpları ile iyi sonuç alınır)aktarılıp kalan dereotu ile süslenir. Soğuması için buzdolabında iki saat bekletilir.Daha sonra kesilerek servis yapılır.


4 Ocak 2009 Pazar

EGE TV

6.Ocak.2009 Salı günü saat 14.00 Ege TV deyim. Bu yılın İlk Tv programımda siz sevenlerimle birlikte olmam beni çok mutlu etmektedir. Sizlerden gelen yoğun istek üzerine sn Nuray Ural’ın hazırlayıp sunduğu programda yaklaşık bir sat süreyle birlikteyiz. Ege mutfağı ve sağlıklı beslenmenin koşulları ile bu yıl yayınlanan kitaplarım tanıtılacağı programda sizlerle birlikte olacağım. Saygılarımla
Erkan Acurol

10 Aralık 2008 Çarşamba

GÜL TOPU


Sizler hiç gül topu kullandınız mı.Lütfen.. kullanmadınızsa geç kalmış sayılmazsınız.Ege ve bizim Körfez yöresine has bir yapım şekli.Baharda kokulu katmerli tek renk gül yapraklarını havanda dövüp, İçerisine yine dövülmüş karanfil ve damla sakızı ile tarçın karıştırılarak yapılan top şeklindeki hamurların sonradan kurutulmuş şekli. Muhallebi,sütlaç,hoşmerim gibi tatlılara bir top katılır.Ayrıca şerbetli tatlıların tümünün şerbetine kaynarken atılıyor.Bir bilseniz ne lezzet ne,koku ayrıca muhteşem bir rahiya veriyor.Anlatmakla olmaz. Tatmak gerek. kullanmak lazım.Bizler sürekli yapıp ve kullandığımızdan artık öyle kanıksamışız ki her kişi kullanıyor zannediyoruz.Bayramda misafirler geldiğinde sütlaç ikram ettik.Hep aynı soruya muhatap olduk . içinde ne var .. Bir şey yok.. Biz sütü pirinçle birlikte kaynatır helmeleşince içerisine şeker ve bir adet gül topu veya az damla sakızı atar az kaynatır ocaktan alırız. Kaplara koyar fırında biraz kızarttıktan sonra soğutup ikram olunur.Israrla sorulunca bizde birden kavrayamadık .Sonra hatırladık içerisinde gül topu olduğunu söyledik.Misafirlerimize gül topunu gösterip tanıttık.sizlere de sunmak istedim.Yapımı zor değil.Kokulu güzel gül yaprağı bulununca mesele halloluyor. Sizlere de önemle tavsiye ederim. Günümüzde ne denli yapıldığını bilmiyorum. Yeni nesil bu tür uğraşılara pek sıcak bakmadığı bir gerçek .Afiyetle ve sağlıkla hoşça kalınız.İyi Bayramlar

5 Aralık 2008 Cuma

BİR BAYRAMI KARŞILARKEN


BADEM EZMESİ
Sevgili arkadaşlarım..

Badem ezmesi. Bayramların vazgeçilmezi Bizim evin baş köşesinde devamlı bulunur ...eski adıyla Deva-i misk denilse bile değil. Badem ezmesi daha farklı bir tatta ayrıcalıklı lezzet..Yapıldığı ilk yer Edirne bu gün hala çok eskilere dayanan şekerlemeciler var. En ünlüleri Keçizadeler’ in yeri. Yolunuz Edirne ye düşerse ilk alacağınız badem ezmesi ve acıbadem olsun. Evveliyatı bizi II Murat devrine götürür. Mısırdan gelip, Edirne ye yerleşen Hacı adıyla maruf kişi kentte bugünde bademler mevkii olarak bilinen yere bol badem ağacı diker .Seferden dönen Padişah karşılanırken,değişik tatlar ikram edilir. Bu arada bugün ki adıyla bilinen badem ezmesi de vardır.Padişah II Murat’a sunulan bu lezzetli tatlının adını sorduğunda cevap alamaz. Oysa ki çok beğenmiştir.Nasıl yapıldığını sorduktan sonra tatlının adını koyar.O zamandan, günümüze kadar gelir.Diğer bir adı Deva-ı misk olarak ta anılır.Aynı kişi bu gün bizim acıbadem dediğimiz , oysaki asıl adı “hacıbadem” olan kurabiyenin ilk yapımcısıdır.Badem ezmesi saf bademden yapılsa da bademin kalitesi çok önemlidir.Aslında bademin gerçek yurdu içinde Ülkemiz yer alsa bile ,badem ağaçları geçmişte pek fazla önemsenmediğinden kaliteli badem bugün az miktarda yetişir.Malatya ve Muğla’nın kazası Datça yöresinde oldukça ünlü badem yetiştirilmektedir...Bu bademinde kg 40 ytl civarında olduğundan badem ezmesi 90 ile 130 ytl civarında satılır. Çikolatadan pahallıdır..Tamamen el işçiliği ürünüdür,büyük bir ustalık ister.Hata ve hile kabul etmez.Yumurta akı , nişasta ile falan yapılmaz.Onun için de her yerde satılanı alınmaz. Bunlar acemilerin kıvam tutturması için kullandıkları yöntemlerdir. Tamamen mermer havanlarda bademin özü çıkarılır.Karışıma acı olan türde bademde ilave edilir (1/10). Asıl rengi açık bej görünümündedir.Ülkemizde 1900yılında Cemil zade olarak bilinen, tanbur-i Cemil Beyin ilk olarak şehzade başında kurduğu imalathane bu gün aynı soydan gelen bir hanım tarafından devam ettirilmektedir.Kadıköy, Selami çeşme ,şaşkın bakkal ve Etilerde şubeleri vardır.1904 kurulan Bebek badem ezmesi,Mudanyalı Halil beyin Arnavutköy’e gelip Anastasya aşkı ile başlar.Her zaman dediğim gibi bu iş bir gönül meselesidir seversen başarırsın.Babadan bu işi bilen Halil Bey işinde çok ünlenir.Bugün kızı sevim hanım kurumu devam ettirmektedir. Bundan sonrası mı .? maalesef meçhul….İşte bu saygın kuruluşlar ilk önce kalite demişler..sonra para..bugünlere gelmişler.Badem ezmesi yapımı zor olduğundan ticari amaçlı yerler pek markalaşamıyor.Ali Muhittin Hacı Bekir, Hafız Mustafa,ilgi alanları helva ve lokum olduğundan,diğer kısma pek girmemişler.Divan, Pelit bugün için badem ezmesi yapsa da,ayrıca kalitelide olsa, diğerleri gibi özel olamazlar.Dünyaca ünlü badem ezmelerimiz ,maalesef Yurt içinde pek tanınmıyor ve bilinmiyor.Bayramda elimi öpmeye gelenlere benim yaptığım karadut likörü ile ev yapımı badem ezmelerini ikram edeceğim.
Ne gariptir ;bazen düşünüyorum da bunca yıl memuriyet yapacağıma bu ve benzeri bir işle uğraşsaydım,inanın ki bende çok ünlü bir marka olurdum.Demek oluyor ki benimde ticari kafam böyle imiş.Tarifi, evet önemli kısmı yeni çıkacak olan kitabımda yayınlanacağından yayıncı kuruluş maalesef izin vermedi.. 2009 de çıkacak olan kitabımda yer alıyor.. Biraz sabredin az kaldı …Güzel günler mutlu ve sağlıklı nice bayramlara.